15 04 2025

Hekimlerin Gerçeğe Aykırı Rapor Düzenlemeleri Durumunda Cezai Sorumlulukları

Hekimlerin Gerçeğe Aykırı Rapor Düzenlemeleri Durumunda Cezai Sorumlulukları

 

Günlük hayatta hastaların gerekli veya gereksiz rapor düzenleme talepleri sık sık karşımıza çıkmaktadır. Hekimlerin mesleki yetkilerini kullanarak düzenledikleri sağlık raporları gerek adli süreçlerde gerekse idari işlemlerde belirleyici delil niteliği taşımaktadır. Bu nedenle gerçeğe aykırı sağlık raporu düzenlenmesi hâli, yalnızca etik ihlal değil, aynı zamanda ceza hukuku bakımından da suç teşkil eden bir davranıştır. Gerçeğe aykırı rapor düzenlenmesi, kişilere haksız menfaat sağlarken aynı zamanda kamu zararına da sebep olabilmektedir.

 

Dolandırıcılık suçu bakımından;

 

Dolandırıcılık suçu Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.” Bu suçun oluşabilmesi için öncelikle hileli bir davranışın varlığı ve bu davranışla bir kimsenin aldatılmış olması gerekmektedir. Hile kavramı kısaca; gerçekleşmeyeni gerçekleşmiş, gerçekleşmişi gerçekleşmemiş gibi göstermek ve gerçekleşmişse başka unsurlar eklemek olarak tanımlanabilir. Hileli davranışa ek olarak, davranış sonucu mağdurun malvarlığına ilişkin bir zarar oluşmalı ve aldatan kişinin veya üçüncü bir kişinin bundan yarar sağlamış olması gerekmektedir.

Hekimler bakımından gerçeğe aykırı rapor düzenlenmesi durumunda kamu kurumlarının dolandırılması söz konusu olacaktır. Örneğin ihtiyaç olmadığı halde bir işçiye rapor düzenlenmesi halinde SGK tarafından yapılacak ödemeler kamu zararı olacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki kamu zararına sebep olmak cezayı artırıcı hallerdendir.

 

Belgede sahtecilik suçu bakımından;

 

            Belge, hukuksal bakımdan önem taşıyan ve onu düzenleyen kişinin delil amacıyla belirli bir beyanını içeren veya olayları nakleden yazı parçasıdır. Belgede sahtecilik suçu bakımından da Türk Ceza Kanunu’nda kamu görevlisi olan ve olmayan hekimler açısından bir ayrıma gidilmiştir. Kamu görevlisi olan hekimlerin düzenleyeceği gereceğe aykırı raporlar, reçeteler resmî belgede sahtecilik suçunu oluşturmaktadır. Sahte belgeden söz edebilmek için, olmayan bir olayı olmuş gibi göstermek, örneğin hasta görmeden reçete düzenlenmesi veya yapılmamış bir tedavinin yapılmış gibi rapor düzenlenmesi veya gerçek belgenin değiştirilmiş olması gerekmektedir. Kamu görevlisi olmayan hekimlerin ise düzenlendikleri belgeler resmî belge değil özel belge niteliğindedir. Ancak kanun koyucu suç düzenlemesini yaparken özel belgede sahtecilik suçunu hekimler ve sağlık çalışanları açısından ayırmış, cezalandırılma konusunda resmî belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulmasını düzenlemiştir.

Resmî belgede sahtecilik suçunun özel belgede sahtecilik suçundan farkı, Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşması için belgenin kullanılmasına gerek olmamasıdır. Özel belgede sahtecilik suçu ise belgenin kullanılmasıyla oluşmaktadır. Kanun koyucu yukarıda belirttiğimiz şeklide özel belgede sahtecilik suçu bakımından hekimlere ve sağlık çalışanlarına özel düzenleme getirerek, belgenin kullanımı farkını ortadan kaldırmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse, kamu çalışanı olsun veya olmasın hekimin düzenledi gerçeğe aykırı rapor veya reçeteler, düzenlenmesiyle suç oluşturacak ayrıca belgelerin kullanılması zorunluluğu aranmayacaktır.

Ayrıca belirtmek gerekir ki gerçeğe aykırı düzenlenerek işlenen belgede sahtecilik suçuna ek olarak, eğer ki belge nedeniyle bir kamu zararı da oluşmuşsa bu durumda hekim, hem belgede sahtecilik suçlarından hem de dolandırıcılık suçundan yargılanacaktır. Bu nedenlerle herhangi bir rapor veya reçete düzenlenirken özenli ve dikkatli olunması gerektiği görüşündeyiz.