30.10.2024 TARİHLİ RESMİ GAZETE’DE YAYIMLANAN AİLE HEKİMLİĞİ
SÖZLEŞME VE ÖDEME YÖNETMELİĞİ’NDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
YÖNETMELİK HAKKINDA BİLGİLENDİRME VE DEĞERLENDİRME
Aile Hekimleri Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği, Türkiye'de aile hekimlerinin görevleri,
yetkileri, sorumlulukları, hizmet standartları, aile sağlığı merkezlerinin işleyişi, hekimlerin çalışma
şartları ve bu hekimlere yapılacak ödemelerin esaslarını belirleyen düzenleyici bir yönetmeliktir. Bu
yönetmelik, sağlık hizmetlerinin etkin ve adil bir şekilde sunulmasını, aile hekimliği sisteminin
işlerliğini ve sağlık çalışanlarının haklarının korunmasını hedefler. Yönetmelik, aile hekimleri ile
devlet arasında yapılacak hizmet sözleşmelerinin kapsamını ve hekimlerin performansa dayalı
ödeme sistemini ayrıntılı şekilde açıklar.
30.10.2024 tarihinde yayımlanan 32707 sayılı Resmi Gazete’de, Aile Hekimleri Sözleşme
ve Ödeme Yönetmeliği’nde kapsamlı değişikliklere gidilmiştir. Dikkat çeken ve en önemli
değişiklikleri kısaca özetlemek gerekirse;
1.Yönetmelik'in 4. maddesine "lohusa" ibaresi eklenmiş ve "koruyucu" hizmetler ifadesi
"önleyici" hizmetleri de içerecek şekilde genişletilmiştir.
2.Yönetmelik'in 7. maddesinde yapılan değişiklikle, aile hekimleri ve aile sağlığı
çalışanlarının sözleşme yenileme süreçlerinde, koruyucu ve önleyici hizmetlere yönelik performans
göstergeleri esas alınacaktır.
3.Yönetmelik'in 10. maddesinde yapılan düzenleme, altı ay veya daha fazla süre disiplin
cezası alan aile hekimlerinin sözleşmelerinin valilik kararıyla tek taraflı feshedilebileceğini
öngörmektedir.
4.Yönetmelik'in 18. maddesinde yapılan değişikliklerle bazı katsayı ve ödeme tutarlarında
güncellemeler yapılmış; özellikle gebeler ve lohusalar için katsayı oranları yeniden belirlenmiştir.
Ara puan hesabında baz alınacak kayıtlı hasta sayısı 4000’den 3500’e düşürülmüştür.
5.Yeni düzenleme, aile hekimlerinin maaşlarını, hastaların verdiği memnuniyet puanlarına
bağlayarak, memnuniyet anketlerinin sonuçlarına göre maaş kesintilerini gündeme getirmiştir.
6.Yeni düzenleme ile geçici görevlendirilen aile hekimlerinin kazancından yapılacak kesinti
%25’ten %50’ye çıkarılmıştır.
7. Aile Hekimliği Sözleşmesinin tarafı olma yetkisi il sağlık müdürlüğünden alınarak
valiliklere verilmiştir.
Değişiklikler Hakkında Kısa Değerlendirmelerimiz:
Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'nde yapılan değişikliklerin teorik olarak
amacı, genel olarak aile hekimliği sistemini daha etkin hale getirmek, hizmet kalitesini artırmak,
sağlık hizmetlerinin verimliliğini sağlamak ve bu sayede hastalar tarafından hastanelere yapılacak
gereksiz başvuruları azaltılmak hedeflenmiştir. Ancak uzun vadede bu yapılan değişikliklerin
amacına hizmet edemeyeceği kanaatindeyiz. Zira bu değişiklikler her şeyden önce aile hekimlerinin
iş güvencelerini tehdit ederek gelir kaybına yol açacaktır.
Yönetmelik değişikliğiyle hekim başına düşen hasta sayısı azaltılmıştır. Konuyla ilgili
yapılan resmi açıklamalarda açıkça hekim başına düşen hasta sayısının daha da fazla azaltılmaya
çalışıldığı, yapılacak teşvik ödemesi ve kesintilerin hasta memnuniyet oranına göre belirleneceği
anlaşılmaktadır. Bu husus tek başına her şeyden önce hekimlerin sözleşme kapsamındaki
hizmetlerini, her gün artan iş ve maddi kaygılarından dolayı gereği gibi icra edememesine yol
açacaktır. Bunun sonucunda da hastalar ve sağlık sistemi doğrudan olumsuz olarak etkilenecektir.
Aile hekimlerinin iş güvenceleri konusunda, Sağlık Bakanlığı’nca belirlenen hedef puana
göre aile hekimlerinin sözleşme yenilemeleri belirsiz şartlara dayandırılmaktadır. Bu yolla aile
hekimlerinin iş güvencesi ellerinden alınmaya çalışılmaktadır. Bu konuda Türk Tabipler Birliği ve
sendikaların talepleri de hiçbir şekilde göz önüne alınmadan işbu yönetmelik değişikliği yapılmıştır.
Gerçekten de hekimler ile “değişiklik doğrultusunda valilik” arasında yapılacak sözleşme hekim
açısından tatmin edici bir “iş akdi” meydana getirmemektedir.
Bununla birlikte hasta sayısında yapılan değişiklik sonucu sayının 4000’den 3500’e
düşürülmesinin, her ne kadar hesaplamada kullanılacak kat sayılar artırılmış olsa da, hekimler
açısından bir gelir ve hak ediş kaybına neden olacağı açıktır. Bu sayının zamanla daha da düşeceği
ancak kat sayıların uzun bir süre sabit kalacağı göz önünde bulundurulduğunda, hekimlerin
mağduriyeti her gün daha da artacaktır.
Yeni değişiklikle eklenen lohusa izlemlerinin, hekimin performansına olumsuz etki edeceği
muhtemeldir. Zira lohusa izlem sayısı diğer işlem ve izlemlere göre daha az olacağından, bir tane
bile izlemin kaçırılması durumunda hekim açısından puan, destek ve teşvik kalemlerinin hepsinde
ayrı ayrı düşüşe neden olabilecektir.
Ayrıca aile sağlık merkezlerinin giderleri hususunda da tavan kesinti oranı %12 olarak
belirlenmiştir. Kesinti oranı konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın da onayının aranmadığı ve
kesintilerin il sağlık müdürlüğünün döner sermaye hesabına aktarılalacağı düşünüldüğünde
kurumun, kesintileri her seferinde en yüksek orandan yapacağını öngörmek imkansız değildir.
Bir aile hekiminin taban ücretinin %31.5’ini alabilmesi, hastaneye başvuran nüfusun cari
yılda bir önceki yıla göre artıp azalmasına bağlıdır. Eğer başvuru sayısında artış olursa, hekim bu
ücretin %31.5’ini alamaz. Tersine, başvurularda düşüş yaşanırsa, hekim bu oranda ek ödeme alır.
Bu ödeme kalemi, hekimin kendi kontrolü dışında, tamamen hastaların tercihleriyle
belirlenmektedir. Bu nedenle hastaların tercihine göre hekimlere ücret vaadi doğru olmayacaktır.
Ayrıca entegre ilçe devlet hastanelerinde görev yapan aile hekimlerinin, ayda toplam 96 saat nöbet
tutmaları planlanmaktadır. Bu süre içinde 8 saatlik nöbet bile tutulmazsa, maaşlarından %8 oranında
kesinti yapılacaktır. Bu husus da bir çeşit dayatma olarak kabul edilebilecektir.
Hepsinin yanı sıra yapılan değişiklikle en ağır disiplin cezası olan işten çıkarma, yani bu
durumda başka bir deyişle sözleşme feshi, konusunda da kolaylaştırılmaya gidilmiş, söz konusu
çıkarma kararı valilikçe tek taraflı verilebilecektir. Kümülatif büyüyen disiplin cezalarında 6 ay
veya daha fazla maaş kesintisi cezası alınması durumunda hekimin artık arayabileceği bir hakkı
kalmayacak, verilen disiplin cezalarının haksızlığını ispatlamaya çalışırken sözleşmenin
feshedilmesi gündeme gelecek ve hekimin mağduriyeti katlanacaktır.
Son olarak, 5-7 Kasım 2024 tarihlerinde yapılan iş bırakma eylemi, hukuken “düşünceyi
yayma hakkı” olarak değerlendirileceğinden anayasal haklar arasında yer alan örgütlenme, düşünce
ve ifade özgürlüğünün kullanımı niteliğindedir. Bu tür eylemler, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün
sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı ve Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası uyarınca demokratik hak kullanımı niteliğindedir. Bu eyleme katıldıkları gerekçesiyle
kamu görevlileri haklarında idari soruşturma başlatılması hukuka aykırıdır. Böyle bir durumla
karşılaşılması halinde odamız avukatlarınca hukuki destek sağlanacaktır.